14 Mayıs 2013 Salı

BIYIK, NAZAN VE BİRA

Uzun zamandır yazmak istiyorum sadece, ne yazdığımın bir önemi olmadan anlatmak istiyorum içimdekini dışımdakini, kafamın içinde birbirini siken tilkileri. Birilerine anlatamıyorsun yarın karşına çıkıyor böyle böyle yapmıştın diyor, senin karşına çıkmasa başkalarına gidip seni anlatıyor. Güvenemiyorsun kimseye. Bazen ben bile konuşuyorum kendi kendimle, o nasıl gidip anlatmasın başkasına diye de koruyorum arkadaşlarımı sonra.  

Anlatacak yazacak ne var ki benim hayatımda diyorum bir süre duruyorum da parmaklarım durmuyor, beynim yaazzz diye bağırıyor en tiz sesiyle kafamın içinde yankılanıyor. Yaz yaz yaz yaz yaz yaz..

Nereden başlayacağım bilmiyorum ama hep en baştan başlanır. Ben sonran başlayacağım. Bir hafta öncesinden.

Klasik romeo turumu atarken bir mesaj geldi. "Tatlısın"yazıyordu sadece çok takmadım ta ki bana fotograflarını gönderene kadar. Hayatımın, hayallerimin erkeği ete kemiğe bürünmüş karşıma çıkmış bana tatlısın diyordu bir de. Yani o da beni beğenmişti. Ne yapmam lazım, teşekkür mü ediyim, sen de harikasın mi diyim diye iki üç dakika düşündükten sonra, beni beğenmedi yazmasın demiyor diye yazmaya karar verdim. "Hoşgeldin hayallerimin erkeği napıyorsun?" diye bir mesaj attım. Neden öyle bir şey yazdığımı hala bilmiyorum. İki dakika sonra cevap geldi. Adam o yazdığımı görmemezlikten gelmişti. İşte o an ölmek istedim. Bari hoşbuldum de öküz. Sana iltifattan da ötesini yazmışım, hiç tanımadan hayatımın merkezine koymuşum. Şu yaptığına bak. Bıyıklarından sakallarından yakışıklılığından utan be hayvan. Diye diye sakinleştirdim kendimi. Bir süre konuştuk. Ertesi gün bulusmak üzere sözleştik, telefon numaralarımızı alıp kapattık.

Akşam mesaj yazsam mı diyorum ama tutuyorum kendimi, hemen ilk günden herifin üstüne gitme diyorum.
Bir de üç hafta falan önce talihsiz bir flört yaşamışım, aşka küsmüşüm, aşk umrumda değil, kimseden etkilenmiyorum artık, kimseyle sevgili olmam yeaa, diye dolanıyorum ortalıkta. Takmamaya çalışıyorum yani adamı.

Ertesi gün buluşmaya gidiyorum ama adetimdir hep geç kalırım. Yine geç kaldım. Yine adama bir yığın küfrettirdim kesin. Demirören'in önüne varıyorum. Adamı arıyorum. Bin tane adam arasından bulamıyorum derken karşıdan biri el salladı. "Aaa bunun boyu bu kadarmıymış dedim ilk gördüğümde." Adam bildiğin benle aynı boyda. Ama o kafa o yüz en az 180 lik bir bedeni hakediyor be yavrum.

Bir bara girdik. İçki içmeye başladık bir yandan sıcak sıcak konuşuyoruz. Muhabbet hiç kesilmiyor. Adamdan hoşlanmaya başlıyorum. Gülüyorum, gözlerinin içine derin derin bakıyorum, anlamıyor ama bu kendi havasında anlatıyor bir şeyler. Nazan Öncel aşığı çıkıyor, çok severim diyorum. Demez olaydım iki buçuk saat Nazan hakkında konuşmaya başlıyor. İki kere tuvalete gidiyor. O yokken hayaller kuruyorum. Onunla sevgili olduğumu düşünüyorum, beraber uyandığımızı, kahvaltı hazırladığımızı, toplamadan dışarı çıktığımızı, bana sürpriz yaptığını falan filan bir yıgın şey düşünürken hadi kalkalım mı dedi. Sarhoş oldum olucam. "Nazlı ay gelin ay git ona söyle" şarkısını söylüyorum kendi kendime. Ağlamadan kalktık neyse ki. Eve gitmek istemiyorum ben dedim. Başka mekana gitmek amacıyla. Adam da bana gidelim o zaman dedi. E napiyim koyver gitsin dedim adamın evine doğru yürümeye başladık. Cihangir de oturuyormuş. Yol boyunca konuştuk, ne konuştuğumuzu bilmiyorum ama güzel konuşuyorduk biz bu adamla.

Evine geldiğimizde ev arkadaşı bilgisayarının başında koli arıyordu sanırım. Zırt pırt romeodan mesaj gelmesi buna işaret ediyor zira. Yolda aldığımız biraları açtık, gitti cips getirdi, oturduk salondaki tek koltuğa ve bana Nazan videoları izletti. Sonra arkadaşı yatmaya gitti. Biz öpüştük, tam mevzuya girmişken cips tabağına vurdu ve yere düştü her taraf cips oldu. Toplamadan odaya gittik.

Seviştik, seviştik, seviştik... Aşık adam sevişmesiydi bu, beni sever gibi sevişti, on yıllık sevgilisiymişim gibi öptü... Düşündüm sonra pek uyuyamadım. Herkesi mi böyle öpüyordu bu adam, herkese mi bana dokunduğu gibi dokunuyordu. Acıdı, bilmiyorum nerem ama bir yerlerim sızladı. Bu gece benim yerime başkası da olabilirdi diye düşündüm. Biraz daha sıkı sarıldım ona. Kalbinin atışını hissedince uyuyamıyorum dedi. Ben döndüm o bana sarıldı. Bir süre dalmışım.

Sabah uyanıp evime geldim, onun da benim de mosmor olmuştu boyunlarımız. İz bırakmayı seviyorum ama bunu o çok takmamıştı. Görüşürüz dedi vedalaşırken ama sanırım bir daha görüşmeyecektik.
Arada mesaj atıyorum cevap veriyor ama sever gibi değil, mecburiyetten. Ben de aklımdan yavaş yavaş çıkardım zaten onu. Olmuyorsa zorlamam, oldurmaya çalışmam. zira hayatım boyunca hep cepteki oldum, hiç sevilmedim hep nasılsa seviyor dediler benim için. Bundan sonra öyle olmak istemiyorum. Biri beni deli gibi sevsin peşimde dolansın istiyorum.

Ben acı çekmek aşık olmak istiyorum...



1 yorum:

  1. ahhhh o fena seviş ayrıl durumları insanların sevgisi ilgisi neden sadece sekse kadar sürer ki onu da anlamam. yorgan gitti kavga bitti anlayışına koyim sizin diyesim var :S

    YanıtlaSil